Birebir Atölyeler

Birebir atölyeler yolculuğu 31 Mayıs 2014 günü Fındıklı Parkı’nda Kerem’le başladı. Ardından yavaş yavaş Deniz, Kayra ve Alp geldi. Birebir sanat atölyesi çocuğun kendisini sözel ve sanatsal olarak ifade etmesi gayretidir.
Havalar müsaade ettiği ölçüde Emirgan Korusunda ağaçların yamacında, değilse aynı mahalledeki atölyemde çalışırız. Süreç Kerem’le başladığı için yeni gelecek ebeveyn ve çocuklara yaşadıklarımızı paylaşmak isterim:

 

Kerem farklı bir çocuk. Yavaş yavaş konuşuyor ve okuyor. Böceklerden korkuyor, pislikten hiç hoşlanmıyor. Oldukça inatçı. Çok detaycı ve meraklı. Elleri biraz kasık ve kapalı. Hazırladığım her atölyenin bir teması, o temanın da çoğunlukla ya bir kitabı, ya bir hikayesi, ya şiiri, ya fotoğrafları, ya da kısacık bir animasyon filmi olur. Konu ile ilgili ilham verdikten sonra eğer çocuk da hazırsa, bir süre sonra sözü onlara bırakırım. Çıktı, içeriğe ve malzemeye göre değişir. Ya füzenle bir karakter, ya pastellerle bir ağaç, ya çocuğun kendi cümle ve çizimleriyle hazırlanmış bir story- board, ya Pollock’dan ilhamla hareketli resim, ya çamurla bir köpek ya da Eric Carle tekniğini kullanarak kolajlar yaparız. Öncesinde ise mutlaka birlikte sohbet ederek yürür, doğadan ilham alırız. Kerem’le sözümüz, ellerimiz, boyalarımız, yolumuz sincaplardan, fındık toplamaktan, defne ağaçlarından, örümceklerden, Paul Cezanne’dan geçeli 10 ay oldu.  Bunların çoğunu Kerem ilk kez benimle yaptı. Evren de çabalıyordu sanki, korkularından vazgeçsin diye. Tam dört kere koluma ve saçlarıma çeşitli renk ve boyutlarda örümcekler geldi. İlkinde Kerem zıplayarak kaçmak istedi. Ben istifimi bozmadım. Örümcekleri çok güzel bulduğumu söyleyerek inceledim. İkinci hafta zıplamadı. Üçüncüsünde ise iki minik kırmızı örümcek geldiğinde, sakince “Sanırım geçen hafta gelen örümcek, bu defa yavrusuyla geldi ziyaretine,” dedi. Dördüncüsü saçlarımda, ağıyla birlikte dolaşıyordu. Doğallıkla, “Saçında örümcek var,” diye haber verdi. Artık böceklerden eskisi gibi korkmuyor  🙂 Pislik korkusuna gelince. Ben bilmiyordum, meğerse evde dahi çoraplarını çıkarmazmış. Koruda sık sık terliklerimi çıkartıp çıplak ayak dolaşırken, epey inceliyordu ayaklarımı. Şimdilerde çoraplarını çıkarmaya başlamış bile. Geçenlerde üstümüz başımız boya içinde kaldı ve annesi tüm gün o kıyafetleri çıkarmadığını, bunun Kerem için bir ilk olduğunu söyledi. Canı benimle aynı şeyi çekmediği, inatlaştığı zaman sözü, boyayı ona bırakıp atölyeyi isteklerine göre uyarlıyorum. Dans etmek gibi… Eğer  yönetmek istiyorsa, süreci onun inisiatifine bırakıyor ve kendisinden çok şey öğreniyorum. Psikoloğu Etel Hanım’la uzun uzun konuştuk. Bu sürecin Kerem’in serpilip korkularını atmasında çok etkili olduğunu, konforlu alanlardan çıkıp ormana karışmanın Kerem’e çok iyi geldiğini, gelişimine çok yardımcı olduğunu ve kendisini sanatsal olarak ifade etmenin özgüvenini arttırdığını söyledi.